ALMAN HASTANESİ KISA TARİHÇESİ
Das Deutsches Krankenhous in Istanbul
Hastane 140 yıldan fazla süre önce 1852'de kuruldu.
Hastalanmış Almanların ve her şeyden önce balkanlar üzerinden yürüyerek gelen işçiler ve çırakları ki bu kimselerin yabancı bir memlekette bir koruyucusu yoktur, doğruca Alman Hastanesi'nin yolunu tutmaktaydılar.
Dr. Mordtmann, Alman Hastanesinin ilk başhekimi 1848 yılında şöyle yazıyordu; "Daha iki yıl olmadan ağustos sıcağında 4 tane genç işçi geldi ve bunlardan üçü 14 gün sonra öldü."
1851'de Kaiserwerther Diakoniss'lerinin kurucusu olan Pastor Theodor Fliedner, Kudüs'ten geri dönerken İstanbul'a uğradı ve hemşîre yollayacağına dair söz verdi, Bu şekilde de ilk olarak 3 tane Diakoniss hemşire 1852 yılında İstanbul'a gelmiş oldu. Bay Fliedner Almanya'ya döndüğünde Alman İmparatoru Friedrich Wilhelm IV.’e bir rapor sundu, imparator da hastaneye 2000 Taler (o zamanki para birimi) bağışta bulundu. Bundan sonra hastane herkese açık hale geldi. Hastanenin Başlangıçta ilk hastaları Türkiye 'deki azınlıklardı. Azınlıkların yanında, Ermeniler, Rum’lar, Yahudiler burada tedavi görmekteydiler. Daha sonraları Türk hasta sayısı çoğalmaya başladı. 1970 yılında Türk hastaların oranı %90’lara yükseldi. Geriye kalan %10’u ise 25 ayrı milletten insanlar teşkil ediyordu. Prusya devleti, 1871 den sonra Alman İmparatorluğu’nun halefi olarak ve 1947 yılından itibaren de Federal Almanya devleti kesintisiz maddi yardım verdi.
Hiç azımsamamak gereken bir husus da, Türk resmi makamlarının 2.nci dünya savaşı esnasında ve hatta Türkiye’nin 1944 yılında Almanya'ya harp ilan etmesinden sonra bile yardımları devam etmesidir. (açıklama: Türkiye Almanya'ya harp ilan etmişti, çünkü Hitler, ordularının Trakya'dan Türkiye'ye girerek, Karadeniz Bölgesi istikametinde ilerleyip, Kafkaslara ulaşmasını istiyordu, böylece Rusları iki taraftan, yani hem Kırım cephesinden hem de Kafkaslardan vurarak,yenecekti. Fakat İsmet Paşa buna müsaade etmedi ve harp ilan etti. Bunun üzerine Alman orduları, Türkiye üzerinden ilerlemekten vazgeçtiler.) Bu yardım, ekmek dağıtımında özel tahsisatlar, Türkiye'de ikamet ve iş bulma- çalışma müsaadesi gibi hususlarda da yapılmaktaydı.
Modern bir hastane
1967 Yılında modern ve bütün gereksinimlere cevap verebilen Bir hastaneydi. Bu arada Türkiye'de büyük şehirlerde, büyük hastaneler, üniversite klinikleri, hemşire okulları açıldı. Bu durumda Alman hemşire bulmak ve banların ücretlerini ödemek de gittikçe zorlaşmaya başlamıştı. Sadece personel masrafları değil, tıbbi gelişimler için gerekli masraflar da milyonlarca Mark’ı geçiyordu. Bu miktarda bir para hiçbir şekilde hastalardan, ki bunların çoğu Anadolu’nun fakir kesiminden Alman Hastanesi'ne gelmekteydiler, karşılanamazdı.
Türk Devleti bakım masraflarını tesbit etmişti. Devlet sekreteri makamındaki Sigismund Von Braun'un özel girişimleri, daha sonra cumhurbaşkanı Richard Von Weissaecker’in, Türkiye'deki başkonsolosluğun ve başkonsolosun girişimleri Alman Dış İşleri Bakanlığı'nda etkili olamadı. Yurt dışındaki bir Alman Hastanesi’nin çalışmaya devam etmesi Alman Kültür Politikası’nda önem arzetmiyordu. Personel masrafları, finansmanlar çok yükselmişti. Bunun yanında son derece iyi idare edilen Türk hastaneleri, çok iyi yetişmiş Türk doktorları ve hemşireleri vardı. 1973 yılında son Alman başhekim de hastaneyi terk etti. Hastane Alman yönetimi altında, bir Türk başhekim tarafından birkaç yıl daha,mecburen hizmet vermek durumunda kaldı. Çünkü buranın arazisi Osmanlı sultanı tarafından Alman İmparatorluğuna, burada bir hastane kurulması ve işletilmesi için tahsis edilmişti. Buranın başka amaçla kullanılması mümkün değildi, zaten bu alan İstanbul'un en pahalı semtlerinden biriydi. Böylece, bundan sonra Alman Hastanesi, Almanca eğitim veren İstanbul Erkek Lisesi’nin umumun menfaatine hizmet veren bir vakfına devredildi. Arazisi ve bina Türkiye'de hastanecilikle iştigal eden bir firma, Universal Hospitals Group' un sahibi dr. Azmi Ofluoğlu tarafından kurtarıldı.
Diğer ilave binalar çok kapsamlı inşaat işlerinden sonra bir Türk hastanesi meydana geldi. Ameliyathaneler, sterilizasyon, yoğun bakım servisleri, dahiliye servislerde son derece modern cihazlar ile hizmet vermeye başladı. Tıbbi hizmetin verilmesi için başka binalar de gerekli idi, bir zamanlar Alman Arkeoloji Enstitüsü’nün otel olarak kullandığı bina, diş hastanesi oldu ve buna ilave olarak, bir göz, bir kulak boğaz burun, bir üroloji ve fizik tedavi kliniği de ilave edildi.
Alman hastanesi bu arada çok önde gelen bir şöhrete kavuştu, Avrupa ve Amerikan standartlarında tıp hizmeti veren Alman Hastanesi, bir zamanlar gelenek haline gelmiş olan, takdire şayan -tıbbi hizmetini devam ettirmektedir,
1998
Dr.Med. Karl-Herbert Wendt (1967-1974 Alman Hastanesi Başhekimi)
KAYNAK : Deutsches Arzteblatt dergisi Aralık 1998